Her Yağın Raf Ömrü Aynı Mıdır?
Uçucu yağların raf ömrü hakkında çok fazla bilgi vardır. Bu konu gerçekten de çok değişken. Bu nedenle bunun cevabını bulmak epey zor. Her yağ farklıdır, bazıları zamanla önemli ölçüde değişir, bazıları neredeyse hiç değişmez.
Sandal ağacı yağının gerçek bir “raf ömrü” yoktur. Rafta dilediğiniz kadar bırakabilirsiniz ve bozulma göstermez. Zamanla alfa-santalol seviyelerinde oluşan artışla, aroma ısınır ve terapötik potansiyel artar.
Raf Ömrü Nedir?
“Raf ömrü”, uçucu yağın belirli durumlarda saklanabildiği ve bu süreç boyunca aromatik ve terapötik özelliğini kaybetmediği süredir. Uçucu yağlar (ve CO2 özleri) karmaşık kimyasal karışımlardır. Bu kimyasalların bazıları, başka yollarla oksidasyona veya bozunmaya maruz kalır. Bazen bu bozunma iyi olabilir, bu da daha iyi kokan, potansiyel olarak daha etkili bir uçucu yağ ile sonuçlanır. Diğer zamanlarda bu kimyasal değişiklikler, aromanın “kapalı” olduğu ve terapötik özelliklerin kaybolduğu yağın sertliğine neden olur.
Uçucu Yağların Bozulmasının Nedeni Nedir?
Isı, Işık ve Oksijen (veya çok daha az, yan reaksiyonlar yaratabilecek diğer kimyasal etkileşimler). Bu kuvvetlerin her birinin uçucu yağlarda bulunan kimyasalları etkilemektedir.
Bu duruma örnek olarak greyfurt yağının ideal saklama ritüeli verilebilir.
Greyfurt esansiyel yağı, diğer yağların çoğundan daha kısa bir raf ömrüne sahiptir ve diğer narenciye yağlarıyla birlikte, kapağı sıkıca kapalı olarak soğuk ve karanlıkta tutulmalıdır.
ISI
Uçucu yağlardaki kimyasalların tümü reaktiviteye veya buharlaşmaya karşı hassastır. Sıcaklığın artması, bu bileşiklerin moleküler hareket veya çarpışmalar nedeniyle birbirleriyle daha serbest bir şekilde karışmasına izin verecektir. Isı genellikle kimyasal seviyede iyi ya da kötü değişiklikleri hızlandırır.
Sıcaklıktaki artış, moleküllerin daha hızlı hareket etmesini ve çarpışma ve potansiyel olarak parçalanma olasılığını artırır.
IŞIK
UV (Ultraviyole), radyasyona neden olan ışığa duyarlı reaksiyonları (ışığa bağlı reaktivite) meydana getirir. Bu reaksiyon yolundan bir şey geçerse, tepki verebilir. Bazı yönlerden bu, sıcaklık reaksiyonlarından çok daha öngörülemezdir, ancak herhangi bir reaksiyonun meydana gelmesi için doğrudan UV ışığına çok fazla maruz kalınması gerekir. Uçucu yağları bir pencerenin yakınında berrak bir şişede saklamak kesinlikle yağların istenmeyen reaksiyonlarına neden olacaktır.
OKSİJEN
Oksijen sorunu (sadece etrafımızdaki değil, atmosferimizin % 21’ini oluşturan), uçucu yağlarda reaksiyonlara başlamakta harika bir seçenektir. Bu reaksiyonlar sıklıkla istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Oluşan bu oksidasyon, yağın sıcaklığını her artırdığımızda hızlanır. Sonuç olarak, bir yağın stabil kalmasını sağlamak için, ısıya, ışığa veya oksijene maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Raf Ömürlerine Göre Uçucu Yağlar
Monoterpen Zengin Yağlar: 1-3 yıl (Greyfurt, Portakal)
Monoterpenol Zengin Yağlar: 2-4 yıl (Çay Ağacı Yağı)
Sesquiterpen Zengin Yağlar: 6-10 yıl (Paçuli, Sandal Ağacı Yağı, Zencefil)
Bu, herhangi bir yağın raf ömrünü anlamanın harika bir yoludur.
Deney Yaparak Uçucu Yağa Neler Olacağını Görün
Herhangi bir depolama önerisine uymadığınızı ve pencere pervazının yanındaki bir şişede soğuk preslenmiş bir narenciye yağı bıraktığınızı varsayalım.
Yağınıza tam olarak ne olur?
Önce sıcaklık yağın uçucu bileşenlerini uzaklaştırır.
Temel olarak, yağ kimyasal bileşiğin kaynama noktasına yaklaşacak ve uçucu hale gelmeye ve çözeltiyi bir arada bırakana kadar buharlaşmaya başlayacaktır. Buradaki yağ örneğimizde ışığa karşı çok hassas olan limon yağı var.
Şişede bulunan oksijen miktarı da oksidasyonun artmasına neden olabilir. Şişenizde daha fazla oksijen, limon ile daha fazla çarpışma anlamına gelir ve bu nedenle degradasyon yolunda gitme şansı artar.
Yağları mümkünse düşük sıcaklıkta ve hatta buzdolabında saklayın. Yağ sıcaklığını tutarlı tutun. (buzdolabının içine ve dışına hareket eden yağlar yalnızca bu sıcaklığa bağlı reaksiyonlarla oynayacaktır ve bundan kaçınılmalıdır.) Bu nedenle “serin, karanlık bir yer” tercihi en iyisi olacaktır.